17 Aralık 2011 Cumartesi

Demokratörlük.

İnsanlara birçok konuda saygı duyabilirim. Daha iyisini üretemediğim düşünceleri kabul edebilirim. Yapmışlığımda vardır; ama demokrasi bunlardan biri değil. Kendisi olmanın farkında olmayan toplumlarda demokrasi "kendi diktatörümüzü seçebildiğimiz diktatörlük çeşidi" olarak kalmaya mahkumdur. Kıvıracak değilim milyonlarca başkanın olduğu ülkemde bende başkanlık koordinatörlük zartlık zurtluk yaptım bi çok kez. Seçim de kaybettim. Mesela dün mesleki bir odanın gençlik örgütlenmesinin yönetimi el değiştirdi; 2 yıllık emek bildiğin çöpe gitti. Sebep; demokrasi. Çalışıyorduk kendimizce iyi şeyler yapıyorduk insanlara daha iyiyi vermek niyetiyle boş vaktimizde kıçımızın genişlemesini önlemek için koşuşturuyorduk. Sonra noldu hiçbirşey yapmamış adını duymadığımız adamlar "adayız biz" diye telafuz edilen ilk duyduğumda katalanca gibi gelen bir cümleyle karşımıza çıktılar. Ben hep azınlıklarla olmuşumdur. Hâl böyleyken mağlûbiyet kaçınılmaz. Sonrası kavga gürültü polis molis bişeyler. Nietzsche şöyle der ; "çoğunluğun kanaatinin geçerli olduğu bir siyasal sistem; en az, azınlığın kanaatinin geçerli olduğu bir siyasal sistem kadar dogmatik ve akıldışıdır." yani demokrasi bir anlamda diktatörlüğe antitez olarak gelmişse de özünden farklılaşamamıştır. Sevmiyorum, sevmeyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder