18 Mayıs 2012 Cuma

bentanrıolsaydım

Hayat siyah beyaz ya da sepia tonlarda olmalıydı. Ne bileyim bunca keşmekeşte bunca renk, hiç yoktan gözümüz asaletini korurdu belki... Bir de kırmızı bazı yerlerde ama, bir şehirde tek bir masa belki ya da tek bir bank... ya da şarapta sadece, siyah dudaktan süzülüp gri tende dalgalanan şarapta. Gökkuşağı karanlığın ve aydınlığın 7 tonunu taşımalı mesela. Kan da kırmızı kalmalı. Güneş, bizi eski fotoğraf makineleriyle çekilmiş bir fotoğraf gibi yakmalı mesela öyle hafif bronzlaşmak iyidir kıvamı değil. Heryerde siyah elbiseli kadınlar olmalı; mutlu olan toplu, üzgün olan dağınık kalmalı. Darmaduman olmalı. Hazır konuşmaya başlamışken, her açıdan hafif çıplaklık iyidir bence, hertürde dayatmanın dışında beyaz bir çıplaklık, kırmızı bir gülüşle süslenmeli belki ya da kırmızı gölgeler taşımalı gülüşler. Ha birde ben tanrı olsaydım "bak çocuk şu kadar ömrün kaldı" göstergesi koyardım biryerlere, daha sert savrulsun zaman diye. (X-1, X-2, X-3, X-4, ... , X-(X-1)) ! Öyle işte. Selametle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder